Liderlik Nedir?
Liderlik gücünün kazanılması ve kullanılması, toplumların ve kurumların başarısını, ilişkilerin niteliğini ve kişisel beklentilerin gerçekleştirilmesini doğrudan ilgilendirir. Liderlerin gücü doğru ve etkili bir biçimde kullanabilmesi, kişisel ve toplumsal anlamda moral ve motivasyonu, üretkenliği ve yetkinlikleri geliştirir, zenginleştirir. Yanlış kullanılan güç ise tüm enerjinin bitip tükenmesine neden olabilir.
Liderler gücü karşılıklı yarar sağlayacak sonuçlar elde etmek amacıyla başkalarını etkilemek için kullanırlar. Liderlerin gücü nasıl elde ettikleri ve sorunları çözmek için nasıl kullandıkları yönetimin etkinliğini ve kurumun / toplumun amaçlarına ulaşmasını doğrudan etkiler.
Güce sahip olma isteği egemen olma ihtiyacından doğar. Ancak, doğal yaşamdaki güç kullanımıyla bir sanat ve beceri şeklinde sergilenen liderlik gücü arasında ayırım yapmak gerekir. Her sanat gibi güç kullanımı da uygulamalarla, yaşayarak, deneyerek ve bilinçli çaba göstererek öğrenilir ve geliştirilir.
Liderin gücü sosyal etkileşim ağlarının içindedir ve onlar üzerinden kullanılır. Toplumsal etkileşimlerde lider, diğerlerini etkilemek için gücü elinde toplamaya çalışır. Bazı durumlarda, etkileme girişimleri karşılıklıdır ve güç taraflar arasında gidip gelir. Tek yönlü etkileşimlerde bir güce sahip olan ve onu kullanan bir de güçten etkilenen taraf vardır.
Etkilenen taraf gücü olumlu ya da olumsuz olarak algılayabilir. Eğer kullanılan güçten ekonomik, bireysel ya da sembolik olarak bir yarar sağlıyorsa gücü olumlu; eğer sömürü, kullanma, kazan / kaybet çekişmesi olarak algılıyorsa olumsuz olarak nitelendirecektir. Gücün olumlu kullanımında her iki taraf da kazandığını düşünürken gücün olumsuz kullanımında taraflardan biri kaybettiğini düşünecektir.
Liderlik gücünü geliştirmenin ilk adımı onun varlığını kabul etmektir. Gücü her zaman bir kaba kuvvet olarak düşünmemek ve bu düşünceyle (ya da başkaca olumsuz varsayımlarla) gücü ortaya koymaktan ve kullanmaktan kaçınmamak gerekir. Liderin elbette belirli bir güce ihtiyacı vardır ve bu gücü azaltmanın yararları değil zararları olacaktır. Etkili liderlik, sahip olunan gücü yerinde ve zamanında doğru bir biçimde kullanmayı bilmektir.
Gerçek anlamda lideri güçlendiren inanç, bilgi, cesaret, iyimserlik, dürüstlük, alçakgönüllülük, saygınlık, değerler ve duygular gibi kişisel güç kaynaklarına yeterince sahip olmayan kişiler otorite, pozisyon, referans, bağlantı ya da grup baskısını kullanarak liderlik gücünü ele geçirebilmekte, daha sonra da bu gücü kaybetmemek için tehlikeli kaba kuvvete varan zorlayıcı gücü kullanabilmektedirler.
Zorlayıcı güç sosyal ve psikolojik anlamda yaralanmayı içerir. Zorlayıcı gücün kullanılması çoğu zaman fiziksel saldırı şeklinde olmaz. En yaygın biçimleri sözlü ya da sözsüz hakaret, aşağılama, küçümseme, dışlama ve sembolik jestlerdir. Arzulanmayan bir yere / göreve atanma veya elindeki kaynakların alınması zorlayıcı gücün bazı uç örnekleridir. Zorlayıcı güç şüphesiz olumsuz olarak algılanır, çünkü bu tür güç kullanımında etkilenen taraf güvenliğinin tehlikede olduğunu düşünür.
Zorlayıcı gücün kullanılması etkili performansı durdurur, motivasyonu düşürür, yaratıcılığı ve üretkenliği zayıflatır. Cezalandırma korkusu yaşayan insanlar, ellerinden geldiğince hiçbir iş yapmamaya gayret eder ya da işlerini kendilerine en az sorun yaratacak düzeyde yürütürler. İnisiyatif almazlar, sorumluluk üstlenmezler, kendilerinden istenmediği sürece hiçbir ek çaba göstermezler.
Baskıcı – zorlayıcı güç bazı durumlarda pasif – agresif davranışı uyarır. Psikolojik geri çekilmeye, gizli direnmeye, mevzilenmeye yol açar. Baskı ve cezalar tepkisel – karşı koyucu davranışlara ve güç mücadelelerine neden olur.
Liderlerin bazen bu gücü kullanmalarının nedeni sorunlarla ve çatışmalarla yüzleşmek istememeleri olabilir. Sorunlarla yüzleşmekten kaçınırken utanma, suçluluk, kızgınlık, kin ve intikam duygusu gibi psikolojik etkiler altında kalan kişiler bunu başkaları üzerinde baskı – zorlama gücünü kullanarak gidermeye çalışabilirler.