Gelişmiş ülkelerin pek çoğunun yıllar önce tamamladığı Arazi Kullanım Planlarını yapmakta geciken Türkiye’nin, 25 su havzasına sahip olduğu vurgulanan açıklamada, “Ancak hangi yatırımın nereye yapılacağı konusundaki idari karmaşaların içinde boğulmakta olan ülkemiz, altın değerindeki coğrafyasını kalkınma ve büyüme gerekçelerine kurban etmektedir. Günübirlik ve popülist politikalar üreterek her yere gelişigüzel gölet yapmak, havzalar arası su transferi, bilimsellikten baraj ve HES projeleri, tarımda uygulanan vahşi sulama, kaçak sondaj kullanımı ve insan kaynaklı kirlilik ülkemizin geleceği için yaşamsal önemde olan sulak alanlarımız için en büyük tehdit olmayı sürdürmektedir. Acilen bütün bunların önüne geçecek radikal önlemler içeren bir su kanunu çıkarılmazsa Türkiye yakın gelecekte su fakiri ülkeler arasına girecek. Bu konu, Türkiye’nin en önemli sorunlarının başında gelmektedir” ifadelerine yer verildi.
‘EKONOMİK BÜYÜME MASALIYLA HALKIN GELECEĞİYLE OYNANIYOR’
Siyasi iktidar tarafından Türkiye’nin önüne konulan ‘2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefi’ne erişebilmek uğruna akılcı, bilimsel ve kamu vicdanında kabul gören hakkaniyetli politikalar üretmek yerine, ‘ben yaptım oldu’ anlayışının dayatıldığı görüşüne yer verilen platform açıklamasında, “Bu dayatmalardan en çok etkilenen alanların başında ise hiç kuşkusuz su havzalarımız gelmektedir. Ancak yakın gelecekte temiz su ve sağlıklı gıdanın en önemli ve stratejik sorunların başında geleceği unutulmamalıdır. Ekonomik büyüme masalları uğruna halkımızın geleceğiyle oynanmasının yaratacağı sonuçların vebali çok ağır olacaktır” denildi.
‘GÖLLERİ KURUTTUK, NEHİRLERİ YOK ETTİK’
Bir zamanlar Türkiye’nin sulak alan cenneti olan Göller Bölgesi’nin içilebilir su kaynakları bugün can çekiştiğine dikkat çekilen açıklamada, ayrıca şu görüşlere yer verildi: “Son 50 yılda irili ufaklı onlarca göl tamamen yok olmuş, Akşehir ve Eber gölleri kuruma aşamasında, Burdur Gölü üçte birini kaybetmiş, Eğirdir Gölü ağır bir kirlilikle boğuşmaktadır. Aksu ve Yukarı Köprüçay havzaları ise HES’ler ve vahşi madencilik nedeniyle su kaynaklarını kaybetmektedir.
‘TÜRKİYE’NİN KAYBEDECEK BİR DAMLA BİLE SUYU YOK’
Bölgemizin ve ülkemizin karşı karşıya bulunduğu bu ağır yıkımlar karşısında her fırsatta ‘sürdürülebilirlik’ lafını ağızlarından düşürmeyen yetkilileri sorumlu davranmaya davet ediyoruz. Aksi halde 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü’nün kutlama değil, yitirilen sulak alanlarımıza yas tutma günü olması kaçınılmazdır. Türkiye’nin göz göre göre kaybedecek bir damla bile suyu yoktur.”