ŞİRKET VE SOSYAL SORUMLULUK
Prof.Dr. İsmet BARUTÇUGİL
Şirketler, topluma ve çevreye yönelik politikalarından söz ederken çoğunlukla; Sorumluluk, Kurumsal Sosyal Sorumluluk, Sürdürülebilirlik, Hesap Verilebilirlik, Kurumsal Vatandaşlık, Toplum İçinde İşletme, Uyumluluk gibi farklı terminolojiler kullanırlar. Dahası, bazı şirketler bu terimleri eş anlamlı olarak kullanırken bazıları çevre politikalarını tek bir terim altında tanımlayıp diğerlerini alt kategoriler olarak düşünürler, bazıları da kendi terimlerini icat ederler.
Bazı şirketler çevre politikaları gündeme geldiğinde bunu yalnızca sürdürülebilirlik olarak algılarlar. Kurumsal sosyal sorumluluk hakkında konuştuklarında ise işsizlik, yoksulluk, eğitim, halk sağlığı, kadın ve çocuk hakları, azınlıklar ve engellilerin topluma kazandırılması gibi toplumsal sorunlara odaklanırlar.
Bu tanımlar üzerinde tartışmanın fazlaca bir anlamı da yoktur. Her durumda, ekonomik büyüme ve toplumsal kalkınmanın sürdürülebilirliği olarak ifade edilebilecek tek ve temel bir amaç bulunmaktadır. Şirketler, terminolojiye takılmaksızın bu ortak amaca katkıda bulunmak için yapıcı yaklaşımlar geliştirmelidirler. Burada, hükümetler, sivil toplum kuruluşları, kâr amacı olmayan organizasyonlar gibi başka önemli paydaşlar da işin içindedir. Bunların çoğunun bazen birbirini destekleyen bazen de çelişen farklı gündemleri vardır. Sürdürülebilirliğin ve sosyal sorumluluğun ortak paydası, sosyal, çevresel ve ekonomik etkileri dikkate alınarak şirkete ve paydaşlarına değer yaratmak üzere tasarlanmış politikaların ve uygulamaların geliştirilmesidir.
Sosyal sorumluluk kavramını tam olarak anlayabilmek için bunun başlangıçta şirket yöneticilerinin sorumluluklarına odaklandığını ve onları şirketin faaliyetlerinin sosyal, çevresel ve ekonomik etkilerinden sorumlu tuttuğunu bilmek gerekir. Günümüzde gelinen nokta, sosyal sorumluluğun şirketin kimliğinin ve iş süreçlerinin merkezine yerleştirilmiş olmasıdır.
Bir iş kavramı olarak sosyal sorumluluğun ilginç olan yönü, başlangıçta şirket faaliyetlerinin yarattığı dolaylı ve arzulanmayan etkilerinin (dışsallıklarının) tanımlanması ve yönetilmesi olarak görülürken giderek şirketin farklı önemli alanlarını etkileyen fonksiyonlar arası bir konu olarak anlaşılmaya dönüşmesidir. Bunun anlamı, sosyal sorumluluğun şirket kimliğini ve saygınlığını, paydaşlarla ilişkilerini, insan kaynaklarını, kurumsal iletişimi, işletme stratejisini, pazarlama politikalarını ve benzerlerini etkileyen çok yönlü bir konu olmasıdır. Bu nedenle, sosyal sorumluluk stratejilerinin benimsenmesi şirketlerin rekabetçi gücünü etkileyen önemli faktörlerden biri olarak görülür.
Şirket çalışanları arasında sosyal sorumluluk genellikle, işletme faaliyetlerinden ve paydaşlarla ilişkilerden kaynaklanan sosyal, çevresel ve ekonomik sorunlarla gönüllü olarak ilgilenme şeklinde anlaşılır. Buradaki sorun, sosyal ve çevresel endişelerin neler olduğunu açıklayacak yaygın kabul gören bütünleşik bir çerçevenin olmamasıdır. Bir şirketin bunları kendi faaliyetleriyle ve paydaşlarıyla ilişkileriyle nasıl bütünleştirebileceği ve daha önemlisi, bunun stratejik bir perspektifle nasıl yürütülebileceği soruları cevapsız kalmaktadır. Son yıllarda geliştirilmiş bazı sosyal sorumluluk çerçeve modelleri önerileri bulunmaktadır. Ancak, bu önerilerin hemen hepsi farklı terimler, sınıflandırmalar, tanımlamalar kullanmakta ve konuyu aydınlatmaya yardımcı olacağı yerde kafaları daha çok karıştırmaktadır.
Şirketlerde sosyal sorumluluk; kurumsal vizyon, toplumla ilişkiler, işyeri politikaları, hesap verilebilirlik ve şeffaflık gibi önemli yönlere odaklanmalı, şirketlerin ürünleri ve hizmetleriyle, sistemleriyle ve süreçleriyle, araştırma-geliştirme ve inovasyon politikalarıyla bütünleştirilmelidir.
Sosyal sorumluluk, şirketin değer yaratırken kazandıklarının bir kısmını topluma geri vermesiyle ilgilidir. Bu aynı zamanda, şirketin kendini çevresiyle birlikte inşa etmesi, sorumluluğun karşılıklı işlediği ortak bir projede birlikte çalışmasıdır. Dolayısıyla, şirketin içinden ve dışından çok sayıda kişiyi ilgilendiren ve katkısını gerektiren ortak bir çabadır.