1. Haberler
  2. Gündem
  3. İŞLETMELER BAKANLIĞI

İŞLETMELER BAKANLIĞI

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İŞLETMELER BAKANLIĞI

BAKANLIK İLK VE SON BAKANINI KAYBETTİ

Prof.Dr. İzzettin ÖNDER

Bazı alanlarda çalışan insanlar toplumun refahına ve mutluluğuna çok önemli katkılar yaparken, bir yıldız gibi sessiz sedasız aramızdan ayrılırlar. Bu insanların kaderi yaşamlarında da çok farklı değildir. Bu değerli insanların toplumsal etkileri adeta akşam güneşinde toprağı sulamak misali, uzun dönemli ve nereden geldiği, nasıl olduğu belli olmadan toplumsal refaha dokunur, yükseltir. Bugün, bilim camiasında yaşanan iki önemli kayıptan söz edeceğim.

 TÜRKİYE’DE İLK VE SON İŞLETMELER BAKANI

Kaybettiğimiz değerlerden biri Prof. Dr. Kenan Bulutoğlu’dur. Kenan hoca İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde uzun süreler hocalık yapmış, binlerce talebe yetiştirmiş, bununla da kalmayıp, zamanın tek iletişim aracı olan radyoda haftalık konuşmalarla değerli fikirlerini topluma yansıtmıştır. Günümüzün konuşma içerik, üslup ve adabına baktığımda Kenan hoca ve benzerlerinin nasıl değerli olduklarını çok net görebiliyorum.

 Kenan hocanın önce hocalığından başlayalım. Hocanın özel alanı maliye ya da kamu ekonomisi olarak bilinen devletin vergi ve harcama usulleri ve bunların ekonomik etkileri ile ilgilidir. Maliye öğretisinin geçmişten gelen kurumsal ağırlıklı içeriğine çok ciddi kuramsal katkı yapan ilk hocalardandır Kenan hoca. Maliye alanının batıda piri sayılan Richard A. Musgrave’ın kitabından esinlenerek yazdığı Kamu Ekonomisine Giriş Türkçede bu alandaki eserlerin ilki ya da ilklerdendir. Kenan hocanın üstün vasfı kamu ekonomisinin ana dokusunu iktisat bilimine oturturken, uygulamanın esas ve kurallarını da ihmal etmemiş olmasıdır. Nitekim Maliye’nin ağırlıklı olarak kurumsal sayılan alanına da girerek, Vergi Hukuku başlıklı bir kitap da derlemiştir. İsminden hukuk kurallarından oluştuğu intibaı veren bu kitapta da vergi yasalarının nasıl birer iktisat kuralına dayandığını göstermiştir. Sol görüşlerinden kaynaklanıyor olan hocanın bu yaklaşımında şu açıkça sezilmektedir; hukuk alanı, altında iktisat, daha doğrusu üretim ilişkileri bulunan ve onu yansıtan bir tür kavramsallaştırma ve kodifiye alanıdır.

Kenan Hoca, bir ara Boğaziçi Üniversitesi’nde de ders vermiştir. Boğaziçi’nde ders verdiği dönemde siyasete atılan hocamız Türkiye’de ilk ve son İşletmeler Bakanı olarak kısa süreli görev yapmıştır. Sol fikirlerini bakanlığa da taşıyan Kenan hoca, bir söylentiye göre kendisine bağlı kamu iktisadi teşebbüslerine adam yerleştirme politika ve uygulamalarına karşı çıktığı için ayrılmak durumunda kalmış. Hocanın kafasındaki fikir, o zamanlar biraz da sıkça dillendirilen “özyönetim” uygulamasını KİT’lerde başat kılmak idi. Özyönetim, Devletçilik döneminde kurulmuş kamu işletmelerinde de yaygınlaşmış olsaydı ve bu uygulama bugünlere dek gelebilseydi, belki de bugünkü çarpık burjuva demokrasisi yerine daha insancıl ve sömürüye karşı ekonomik demokrasi gelişebilirdi. Olmadı!

1960 darbesi ve 1961 Anayasası yapıldığında ülkede vergi reformu gündeme geldi. İş çevreleri Alman maliye hocası Günter Schmölders’i devrin başbakanına önermişlerdi. Bunun üzerinde Kenan hoca ve yine İktisat Fakültesi hocalarından Sevim Görgün hoca ve diğerleri de Schmölders’e karşı İngiltere’den Nicholas Kaldor’un davetini önerdiler. Devrin başbakanı tek hâkim olmadığı idrakiyle ve fevkalade nazikâne bir üslupla bu öneriye de sıcak baktı ve Kaldor Türkiye’ye davet edildi. Kaldor toprak ağalığını bitirebilecek nitelikli tarımsal gelirler üzerine potansiyel verim esasına dayalı vergisi önerisini yapınca, Türkiye’den nasıl kaçacağını bilemedi! Tarım üzerinde, 1925 âşarın kaldırılmasından beri vergi uygulanmıyordu; toprak ağalarının ve aşiret beylerinin hakimiyeti. Kaldor İngiltere’ye döndü ve raporunu orada yazmak durumunda kaldı. Kaldor’a gerekli bilgi ve malzemeyi Türkiye’den gönderenler arasında en önemli rolü Kenan hoca üstlendi ve Kaldor’un raporunu oluşturmasını bin bir zorlukla asiste etti. Sonra ne oldu? Kaldor raporunu yazdı ve gönderdi ve tabi demokrasi buraya kadardı! Türkiye’de hiçbir şey değişmiyor; çünkü başat üretim ilişkilerinde çağdaş burjuvazi ve onun karşısında etkili emek oluşmamıştı; hâlâ da durum çok farklı değildir. Biraz olumlu gibi yansıyan görüntü yabancı firmaların ya da ortaklıkların sömürüsünün yansıttığı parıltılardır. İşte asgari ücret tartışmalarındaki demokrasi komedisi!

Gelelim konumuza, Kaldor’un gönderdiği vergi reformu raporu devletin tozlu raflarına kaldırıldı. Kaldor gittiği ülkeler için yazdığı raporlarını iki cilt halinde bastırdı. Bu kitaptan tercüme edilen Türkiye Raporu, Türkçe olarak Toplum ve Bilim Dergisi’nin 15-16. cildinde yayınlandı, ama toprak ağalarına dokunmadan akademi alanında bir yazı olarak kaldı. İşte bugün tarım bu vaziyette, patinaj yaptığımız kalkınma hamleleri de tünelin ucundaki ışığı görmeye çalışıyor! Ne diyelim ki, iletişim ağlarının bugünkü kadar sık ve yaygın olmadığı günlerde dahi anlamsız anti-demokratik uygulamalar delinebilirken, bugün içindeki derin korkularla bu ağları yasaklamaya kalkan siyasi aymazlığa ne demeli ki!

 Hayatı ve eserleri:

Hukukçu, iktisatçı, akademisyen, bilim adamı, yazar, siyaset ve devlet adamı, milletvekili, bakan. 1931, Çarşamba / Samsun doğumlu. Baba adı Hüseyin, anne adı Rabiye Adeviye’dir. Orta öğrenimini İstanbul Lisesinde, yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde tamamladı. Paris Üniversitesinde ekonomi konusunda devlet doktorası yaptı. 1960’ta doçent, 1968’de profesör oldu. 

1960-1977 arasında İstanbul ve Boğaziçi üniversitelerinde öğretim üyeliği, Ekonomi Bölümü Başkanlığı görevlerinde bulundu. Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası gibi çeşitli uluslararası kurumlarda, yabancı üniversitelerde zaman zaman danışman, araştırmacı, öğretim üyesi olarak çalıştı. 

1977’de CHP’den 16. Dönem Samsun milletvekili seçildi. 42.  Hükümet döneminde Devlet Bakanı ve İşletmeler Bakanı oldu. Evli ve 2 çocuk babasıdır.

BAŞLICA ESERLERİ: 

Vergi Politikası (1962), Türk Vergi Sistemi (1966). 100 Soruda Türkiye’de Yabancı Sermaye (1970), Kamu Ekonomisine Giriş (1971), Bunalım ve Çıkış (1980), 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir