Müftülere nikâh yetkisi Türkiye’ye en büyük darbe
MELTEM YILMAZ @meltemmmylmz
İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Başkanı, Yeditepe Üniversitesi Öğretim Görevlisi Nazan Moroğlu, bu haftaki Pazartesi Söyleşisi’nin konuğu oldu.
Müftülere resmi nikâh yetkisi verilmesini içeren, Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Tasarısı’nı değerlendiren Moroğlu, “Resmi nikâhı kimin kıydığı çok önemli. Ülkemizdeki son gelişmelere bir bütün olarak baktığımızda, hayatın her alanında bir din devleti referansı görüyoruz: Eğitimde müfredatın ve uygulamanın tamamen dine referanslı hale getirilmesi, kadınların yaşam tarzına, kaç çocuk doğuracağına, kahkahasına yapılan müdahaleler bunlardan sadece birkaçı” diye konuştu.
Müftülerin resmi nikâh yetkisinin nasıl uygulanacağının da önemli bir soru işareti olduğuna dikkat çeken Moroğlu, “Hâlihazırda, bu işlerin yapılmasından ve denetiminden sorumlu olan makam İçişleri Bakanlığı. Peki şimdi Müftülük resmi nikâh kıyınca, İçişleri Bakanlığı’nın nasıl denetiminde olacak?. Orası bir dini makam olarak mı kıyacak, adı resmi nikâh olsa bile? Dini kıyafetiyle mi kıyacak?” sorularını yöneltti.
»Geçen haftanın en dikkat çekici tartışmalarından biri de, müftülere nikâh yetkisi verilmesi tasarısı oldu. Peki bu tasarı sizin açınızdan hangi açılardan sakıncalı?
Hizmetleri Kanununda Değişiklik Tasarısı’nda, müftülere de resmi nikâh yetkisi verilmesinin gerekçesi, vatandaşların evlilik hizmetlerine daha kolay ulaşması, işlemlerin daha seri bir şekilde tamamlanması gösteriliyor. Ne ki, belediyelerin evlendirme hizmetlerinde nasıl bir zorluk yaşanıyor, bu ihtiyaç nereden çıktı, bu gibi soruların yanıtı yok. Kadın kuruluşları olarak, özellikle kadın hakları açısından büyük sakıncalara yol açacağını düşündüğümüz bu tasarının acilen Meclis gündeminden geri çekilmesini istiyoruz. Çünkü öncelikle, Türkiye laik hukuk devletidir ve laik hukuk devletinde, devlet hizmetleri ile din hizmetleri ayrı olmalıdır. Laiklik ilkesi kadın haklarının en temel güvencesidir. İkincisi, Medeni Kanun’un resmi nikâh kuralı Anayasamızın 174. maddesince koruma altındadır. Resmi nikâh yetkisini din görevlisine vermek Anayasa ihlalidir. Bu değişikliğe tepkimizin diğer bir nedeni de, nüfus hizmetleri gibi tüm yurttaşları kapsayan bir kanunda sadece Müslüman, Sünni yurttaşlar açısından bir kural getirmek, diğer din ve mezheplere mensup olanlara ciddi bir ayrımcılık yapılması demektir.
»Kimi görüşlere göre de nikâhı kimin yaptığı değil, nikâhın kayıt altına alınmış olması önemli. Nikâhı kimin kıydığının sembolik bir anlamı yok mu gerçekten?
Resmi nikâhı kimin kıydığı çok önemli. Ülkemizdeki son gelişmelere bir bütün olarak baktığımızda, hayatın her alanında bir din reefransı görüyoruz: Eğitimde müfredatın ve uygulamanın tamamen dine referanslı hale getirilmesi, kadınların yaşam tarzına, kaç çocuk doğuracağına, kahkahasına yapılan müdahaleler bunlardan sadece birkaçı… Yani aslında biz din referanslı bir ülke haline geliyoruz. O nedenle resmi nikâhın kimin yaptığının elbette önemi var. Anayasamızın 41. Maddesine göre aile toplumun temelidir, eşlerarası eşitliğe dayanır. Eş sıfatı Medeni Kanun’da gösterildiği gibi resmi nikâhla kazanılır. Evlilik işlemi, resmi bir işlemdir. İşte bu nedenle görevi Diyanet İşleri Başkanlığının il ve ilçelerdeki din hizmetlerini yerine getirmek olan müftülere resmi nikâh yetkisi verilmemeli, din işleriyle devlet işlerini birbirine karıştırılmamalı. Zaten resmi nikâhtan sonra halk ararsında imam nikâhı olarak anılan dini merasim yapılmasında bir engel yok. Ama müftüye verilecek böyle bir yetki laik hukuk devletini temelden ve kalıcı bir biçimde zedeler.
»Günümüzde imam nikâhı olarak tabir edilen nikâhlarda patlama yaşanıyor. Bu nedenle, müftülere nikâh yetkisi, bu dini nikâhları kayıt altına almayı sağlayabilir diye bir görüş de var…
Devletin görevi vatandaşlara hukukun temel kurallarını öğretmek değil midir? Devlet aslında kamu spotları dahil çok yönlü araçlarla resmi nikâh olmadan Medeni kanundaki yasal haklara sahip olunamayacağı bilgisini yaygınlaştırabilir. Müftüye resmi nikâh yetkisine, dini nikâhı kayıt altına almayı sağlayacak diye bakılması, adeta fiili bir durumu telafi etmek için Anayasa’nın ihlal edilmesine yol açacaktır. Bir de ülkemizde o kadar kutuplaştırma var ki… Aileleri şimdi de müftü nikâhlı mı, belediye nikâhlı mı gibi yeni bir ayrışmaya itmek toplumun da, yurttaşların da yararına değil.
»Hükümet cephesinde, boşanmaların artmasının gerekçesi olarak Medeni Kanun’u işaret edenlerin sayısı azımsanmayacak kadar fazla. Türkiye’de boşanmalarda patlama yaşanmasının sebebi bir “Milli Medeni Kanun”umuz olmaması mıdır?
Bir kere boşanmaların en önemli nedenlerinden aile içi şiddet gerçeği. Yanı sıra, ilgisizlik, aldatma, terk, çeşitli bağımlılıklar, güven sarsıcı davranışlar gibi pek çok neden boşanma nedenleri arasında yer alıyor. Bu noktad