TRUMP’ın SAVAŞI
Trump’ın gelişiyle dünyanın pek çok yerinde sancı oluştu. Oysa seçilerek gelen, hatta ve hatta medya desteği olmadan gelen bir isimdi… Trump’ın savaşı PARA üzerinden olacaktı. DOLAR, fethedilmesi gereken kaleydi. En önemli silahtı. Trump bunun için yürüyüşe geçmişti. Onu iten güç de buranın alınmasını istiyordu. Kavga bu temelde gidiyordu. Ve giderek de alevleniyordu…Çok uzun bir konu, ancak kısaca değinmekte fayda var. FED, yani Amerikan Merkez Bankası, bir takım acı tecrübelerden sonra kurulmuş olan bir yapıdır.İlk Maliye Bakanı Alexander Hamilton, bir merkez bankasının varlığının gerekli olduğunu savundu. Gayret etti.1791 yılında First Bank of the United States’i kurdu.Bu banka, çok büyük yararlar sağlamasına rağmen, imtiyazları yenilenmediğinden 1811 yılında dağıldı. Pes etmedi. Yıllar sonra Second Bank of the United States’ı kurdu. O da başka gerekçelerle yürümedi.Ülke toprakları büyüktü. Tarımı kontrol edenler tüccarlara güvenmiyordu. Bir türlü ahenk ortaya çıkmıyordu.
Sonunda 12 BÖLGEDE VAR OLAN FED’in temelleri atıldı. 1913’te kuruldu. FED’i oluşturan yapının sahipleri BANKALARI elinde tutan güçlerdi. Yani FED aslında şirketlerin, banka sahiplerinin oluşturduğu bir yapıydı. Dünyanın en büyük merkez bankası, şirketlerin ortaklaşa yürüttüğü bir operasyondu…FED, en güçlü özel bankadır… 8 ailenin yönetiminde olan banka, ABD yönetimi ile ortak çalışır. Yapısı ise çok ilginçtir. Dünyada hiçbir merkez bankasında olmayan bir özelliğe sahiptir. 8 ailenin (Rockefeller ailesi, Rothschild ailesi, Goldman ailesi, Lehman ailesi, Kuhn ailesi, Warburg ailesi, Moses ailesi, Lazard ailesi) ortak olduğu FED, dünyadaki para sistemini de kontrol eder.Bu aileler, doğrudan emri FED’e vermek yerine bankalarıyla bu sistemi kontrol etme kararı almıştır. Lehman’ın yaşadığı kriz sonrası Barclays Bank yeni ortak olarak devreye girdi. NM Rothschild of London, Rothschild Bank of Berlin, Warburgs Bank of Hamburg, Lehman Brothers of New York (Barclay Bank), Warburgs Bank of
Amsterdam, Kuhn Loeb Bank of New York, Lazard Brothers of Paris, J.P. Morgan Chase Bank of New York, Goldman Sachs of New York ve The Israel Moses Seifs Bank of Italy, Merkez Bankası’nın tüm yönetimine etkin olmuştur. FED’in aldığı her kararı bu 10 banka, BM’ye üye tüm ülkelere empoze eder. Dünyadaki doların değerini bu bankalar belirler.Bu 10 bankanın ilginç bir özelliği daha vardır. Dünyanın en küçük ülkeleri Monaco veya Tuvalu’da bir banka, finans sisteminde şube açtığı anda bu 10 banka ile çalışmak zorundadır. Küresel sistemdeki doları kontrol etmek bu 10 bankanın işidir. FED mi dünyayı kontrol ediyor, yoksa 10 aile mi? Karar sizin!
Bu arada, bu 10 bankanın yönetimi FED tarafından atanır. FED yönetiminde görev alanlar da bu bankalarda görev yapmışlardır.İŞTE TRUMP, BU YÖNETİMİ ELE GEÇİRMEK İSTİYOR… Küresel anlamda karar veren 7 KİŞİLİK KURULU TRUMP YÖNETMEK İSTİYOR… NİSAN ayı içinde bu netleşecek… Şimdi gidenler var. FED’den Trump’ın baskısıyla istifa edenler var.Hep Trump kaybetmiyor. Bilmediğimiz önemli yerlerde mevzi kazanıyor. Nisan’da gücüne güç katacak. 3 üyeyi o atayacak. İşte o saatten sonra FED’in alacağı tavır önem kazanacak. Ya anlaşacaklar ya savaşı tırmandıracaklar. Bilen yok…Trump, bir şekilde bu ailelerin yönettiği FED’i almak için yola çıktı. DOLAR’a tam olarak AMERİKAN DEVLETİ hükmetmek istiyordu. DOLAR’ın değerinin ne olacağına, faizin nasıl yürüyeceğine, ne kadar para basılıp basılmayacağına, kendileri karar vermek istiyordu. KAVGA buydu.Çünkü DOLAR rezerv paraydı ve dünyanın en güçlü BANKNOTU’ydu… Zaten imparatorluklarını DOLAR ile kurmuşlardı. Şimdi bu imparatorluğu kimin yöneteceği büyük kavgaya dönüşmüştü! Ya devlet ya aileler kazanacaktı!İşte tam bu kavganın arasında uzaklarda da olsa, biz duymasak da hep TÜRKİYE gizli manşetti… Biz içeride kısır tartışmalardan kafalımızı kaldırıp bakamadığımız için göremiyorduk olan biteni… Oysa Trump göreve gelmiş ama en yakın çalışma arkadaşı istifa etmek zorunda kalmıştı. “RUSLAR’la görüştü” diye…
Telefon kayıtları ve görüşmeler dosyalanmış, Trump’a medya üzerinden saldırı başlamıştı…
Belki Trump’ın sağ kolu Mike Flynn bu temas nedeniyle yargılanacaktı. Resmi olmayan bir kişinin resmi görüşme yapması suçtu. Ama isteyen Trump’tı. Oysa isimler üzerinden gitmeyip biraz kadrajı genişleterek
baktığımızda SİLAH ve FİNANS LOBİLERİNİN KAVGASINI GÖRÜYORDUNUZ…
Hem de ne kavga… İşin içinde CIA vardı, Pentagon vardı, FBI vardı, NSA vardı… Ve bu örgütlerin uzantıları ya da ortakları olan yapılar vardı!Çarşı karışmıştı. Kimin zaferle çıkacağı net değildi. Ama kavga bütün hızıyla sürüyordu.İşte bu mücadelenin içinde yine TÜRKİYE sesleri çıkıyordu! Biz işitmiyorduk ama… Kavganın bir tarafı olan silah lobisinin en etkin ismi Michael Flynn, ABD’de Ulusal Güvenlik Danışmanlığı görevinden istifa etmek zorunda kaldı. Ardından yerine gelmesi kesin gibi olan emekli Koramiral Robert Harward, tehditler nedeniyle geri adım attı. Hatta ABC kanalına çıkıp tehditleri anlatmak üzereyken, yine röportajdan kaçmak zorunda kaldı. Flynn ile Harward’ın önemli özelliklerinden biri Türkiye ile yakın ilişkiler içinde olmasıydı. Flynn da Harward da Türkiye olan ilişkilere çok önem veren isimlerdi. Biri gitti diğeri gelemedi!ABD’de FETÖ’ye karşı da en sert tutum alabilecek iki isim bunlardı… İkisi de Pensilvanya’yı örgüt olarak görüyordu. Ancak bu iki ismin gitmesi kavganın bittiği anlamına gelmiyordu. Bu isimleri götüren CIA’nın eski patronu BRENNAN’a bağlı ekipti. Bu ekip şimdilerde gece-gündüz DIŞİŞLERİ BAKANI TILLERSON’u götürmek için çalışıyor. Hedeflerinde yeni Dışişleri Bakanı, eski Exxon Mobil CEO’su Rex Tillerson var!
Tillerson’un, geçtiğimiz hafta Trump’a verdiği brifing çok önemliydi: “ABD, Irak’ta çok güçlü. Ancak Suriye ve diğer Ortadoğu ülkelerinde geri adım atılmış. Türkiye ile mutlaka ortaklık yapmalıyız. Bu sayede, bölgede etkinliğimiz artar. Elbette Türkiye’den isteklerimize karşılık, onların taleplerini de yerine getirmek zorundayız” dedi…Dedi ama operasyon gecikmedi. Kendi kurumundan hemen geldiler! Yanlış toplantılara yönlendirilen Tillerson, medyada, “Devlet işlerinde acemi bir bakan” yorumlarıyla karşı karşıya kaldı. Tillerson Türkiye’nin taleplerini yerine getirmekten bahsederken, bunun Fethullah Gülen’in iadesi olduğu Brennan ekibi tarafından rapo edildi.Brennan ve ekibi, FETÖ’nün hala kullanılabilir olduğu görüşündeydi. Bu konuda Trump’ı ikna edemedikleri için operasyonlara başladılar. Tillerson’ı da kabine dışına itmeyi başarırlarsa, Trump’ın planı sekteye uğrayacak.
Trump bu durumun farkında, ancak Amerikan medyasının kendisine karşı organize adımlarını çaresiz gözlerle izlemek zorunda kalıyor.Finans lobisinin en güçlü adamı olan Craig Deare görevden alındı. Deare, finans lobisine vurulan en ağır darbeydi. Craig Deare, Gülen organizasyonu tarafından en çok desteklenen isimlerden biriydi. Trump, Craig Deare’le çalışan 5 kişilik ekibin de görevden alınması için talimat verdi. Yani Trump da boş durmuyordu!
Ama darbelere de maruz kalıyordu!TEHDİT EDİLEN ve göreve gelemeyen Robert Harward, Amerikan savunma sanayi şirketi Lockheed Martin’in önemli yöneticilerinden biriydi. Lockheed Martin 60’a yakın ülkede faaliyet gösteren, 150 bin civarında çalışanı olan en büyük savunma sanayi şirketiydi. Bu kadar büyük bir gücün, Robert Harward’ı Ulusal Güvenlik Danışmanlığı’na getirememesi finans şirketlerinin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.KAVGA bu!
TÜRK İYE ile yeni bir pencere açmak isteyen isimler gitti. Sırada Tillerson var. Eğer bu da giderse Trump’ın işi hiç ama hiç kolay olmayacak…
Oradaki KAVGA buradaki gölgeleri meydana getirir! Oradaki sonuç bizim izleyeceğimiz rotayı belirler…
Orasını anlamadan içeride ne olacağını bilmek hiç de kolay değil…PARA ÜZERİNDE BÜYÜK SAVAŞ VAR… Birinden biri gidecek… Kim kalırsa kendini Türkiye’de hissettirecek…
Trump kaybederse yeni oyunlar kurulur! Kavga içeride de büyük hızla devam eder! Bu kavganın sonucunun iç siyasete de etki edeceği SIR değil! Her iki tarafın da Türkiye’de çok sayıda oyuncusu var… Hem Türkiye hem bölge etkilenir. Önce kazanana bakalım! Sonrasını konuşuruz! Nisan’da her şey ortaya çıkar! Az kaldı! Prof. AK