1. Haberler
  2. Gündem
  3. ABD İLE ONE MİNUTE SORUNU

ABD İLE ONE MİNUTE SORUNU

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 ABD tercih yapmak zorunda kalacak’ İki ülke arasında yaşanan ciddi görüş ayrılıkları yüzünden ABD’nin bir tercih yapmak zorunda kalacağını belirten Phillips’e göre, ABD çok eski bir müttefik ve NATO üyesi Türkiye ile YPG arasında tercih yapmak zorunda kalacak. Phillips, bu konuda şöyle konuştu: “YPG, IŞİD ile Fırat nehrinin batısından Cerablus’a kadar olan kısmı IŞİD’ den geri almak ve bu bölgede savaşmak için hazırlandı. Erdoğan bunun kırmızı çizgi olduğunu söyledi. Eğer Türkiye, Suriye’deki müttefikinize saldırırsa ABD nasıl bir reaksiyon verecek? ABD, bir tercih yapmak zorunda kalacak. ABD çıkarlarına karşı düşmanca bir tutum içine giren onlarca yıldır dostluğunu ve işbirliğini sürdürdüğü NATO üyesi ve müttefik bir ülke mi? Yoksa bazı batılı değerleri paylaşan ABD ile aynı açıdan bakan Suriye Kürtleri mi ? Görünen o ki Kürtlerle ilişkiler gelişiyor ve yakınlaştıkça yakınlaşıyor ancak Amerika ile Türkiye arasındaki ilişkiler de gittikçe tuhaflaşıyor.” Phillips iki ülke arasında yaşanan görüş ayrılıklarının büyük bir uçurum yarattığını vurguluyor ve şunları söylüyor: ‘Durum gittikçe kötüleşiyor. Türkiye ABD’ nin yaklaşımlarına karşı farklı bir tutum sergileyerek inatlaşıyor. Başkan Yardımcısı Joe Biden Türkiye ziyaretinde Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu ile görüşüp ABD’nin konuyla ilgili endişelerini açık açık söyledi. Toplantıdan sonra ortak bir basın toplantısı düzenlenmedi çünkü iki taraf da anlaşmazlıklarının dışarıya yansımasını istemediler çünkü Amerika ile Türkiye arasındaki sorunlar giderek derinleşip büyüyor. Türkiye, 2012 yılından günümüze kadar IŞİD’ e karşı mücadele etmeyi reddetti. Kaçakçılar, hala IŞİD petrolü taşıyor. Bir NATO ülkesi olarak ve koalisyon üyesi Türkiye IŞİD’ e karşı başlatılan mücadelede ABD’nin beklentilerini karşılayamadı.” ‘ABD sürekli Türkiye’nin açıklarını kapatıyor’ ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ ın Türkiye gezisinin ardından başkent Washington’da hükümet yetkilileriyle Türkiye’nin konuşulduğu önemli bir toplantıya katıldığını belirten Phillips, Washington’da Amerikan hükümeti ile katıldığı son toplantıda yönetime Türkiye konusunda sessiz kalmamalarını onermis. Phillips şu açıklamayı yapıyor: “Olanlar ve endişelerinizi kamuoyunla artık paylaşın dedim. Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Türkiye’yi eleştirilerine katılıyorum. Erdoğan, ABD’yi aşağılamak yerine daha yakın işbirliği yapmaya çalışmalı ve kendisine yönelik yapılan eleştirileri de dikkate almak durumunda. ABD sürekli Türkiye’nin yanlışlarını örtmek durumunda kalıyor. Türkiye’nin IŞİD ile petrol ticaretiyle bir ilişkisinin olmadığı ifade ediliyor. Teknik olarak doğru bir şey ama IŞİD’ in petrol ticaretinin her aşamasında Türk kaçakçılar sahne alıyor ve Türkler bu işten kazanç sağlıyor. Aralarında Ceyhan’dan petrolü taşıyan tankerlerinin sahipleri de var. Suriye’den gelen indirimli petrolden büyük kazanç elde ediyorlar. Bu durumda ABD’de Türklerin yaptıklarının üstünü örtmek durumunda kalıyor. Bu durumda Türkiye’nin IŞİD ile petrol ticareti yok demek teknik olarak doğru da olsa durumu tam anlatan bir açıklama değil. Türkiye’nin tutumu için sürekli olarak mazeret bulmaya devam edip, Türkiye’nin açıklarını kapatmaya çalışırsa, Türkiye asla değişmeyecek veya IŞİD’ e karşı verilen mücadelede güvenilebilir iyi bir müttefik olmayacak.” ‘Sivillerin öldürülmesi Türkiye’nin başını ağrıtacak’ Phillips Güneydoğu’da yaşanan insan hakları ihlalleri iddiaları ve sivil can kayıplarının Türkiye’nin başını ağrıtacağına işaret etti. “Türk hükümeti Güneydoğu’da başlatmış olduğu harekatla birlikte iç savaşın yeniden başlaması riskini aldı. Güneydoğu’da sivilleri hedef alıyorlar ve bu şekilde Güneydoğu’daki bazı yerleşim bölgelerini kuşatarak bölgede yaşayan Kürtleri radikalleştiriyorlar. Bu duruma en son Birleşmiş Milletlerden de ciddi bir tepki geldi. BM’de insan haklarından sorumlu Prens Zeid, sivil ölümlerin araştırılmasını ve bu suçu işleyenlerin yargılanmasını istedi. Tabii Türkiye, BM’den gelen bu uyarıyı göz ardı edecek. Çünkü bu sivil ölümlerinden Türk devleti sorumlu. Gerçekleri ortaya çıkartmak yerine işledikleri suçları üzerini örtmeye çalışacaklar. Türkiye’nin Güneydoğu’da yaptıkları kabul edilemez şeyler. Ambulansları engellemek, sokağa çıkma yasakları koymak, sivilleri hedef almak bunların hepsi uluslararası insan hakları hukukuna göre savaş suçlarıdır. Birleşmiş Milletler, Türkiye’den sivillere karşı işlenen bu savaş suçlarının soruşturulmasını ve bu suçu işleyenlerin yargılanmasını istemiştir. Eğer Türkiye bunu yapmak istemezse Birleşmiş Milletler uluslararası mahkemeyi devreye sokmalıdır.”   ‘Erdoğan sadece kendi çözebileceği problemleri yaratıyor’   Phillips, Türkiye ile ABD arasında AK Parti döneminde bazı kırılmalar yaşansa da bu kez sorunun daha ağır ve ciddi olduğunu vurguluyor.   “ABD, AKP 2002’ yılında iktidara geldiği zaman demokratik gelişmeler bakımından hoş karşıladı. Erdoğan’ın buna cevabı da demokrasiye bir belediye otobüsüne benzeterek istediği durağa gelince inmek oldu. Türk parlamentosu 1 Mart 2003’te tezkeresini veto ederek Irak konusunda ABD’ ile işbirliği yapmadı. ABD ve Türkiye Irak konusunda farklı düşünseler de aradaki ilişki sürüyordu. Şimdi ise Türkiye ile ABD arasında devam eden diyalog kırılmaya yakın. Türkiye IŞİD ile mücadele konusunda uluslararası koalisyona destek vermeye gönülsüz olduğunu gösterdi. ABD’nin çıkarlarına karşı davranışlar sergiliyor. ABD’nin Suriye’deki en iyi müttefikini, Kürtleri hedef alıyor. Bu sürdürülebilir bir durum değil. Artık ABD’nin Türkiye adına özür dilemeye son vermesinin zamanı gelmiştir. ABD, kamuoyuna Türkiye’nin uluslararası insan hakları yasalarını çiğnediğini açıklamalıdır. Savaş suçları işlendiği için konunun Birleşmiş Milletler tarafından uluslararası mahkemeye taşınıp burada soruşturulmasına destek vermelidir. Geçtiğimiz aylarda yüzlerce sivil öldürüldü. Sivilleri öldürmek insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. İki polisin öldürülmesinden sonra eğer Türkiye, şiddetli bir şekilde karşı saldırıya geçmeseydi PKK ile de çatışma yaşanmazdı. Erdoğan, Miloseviç’in Yugoslavya’da ve Sırbistan’da yaptıklarını yapıyor. Sadece kendi çözebileceği problemleri yaratıyor.”   

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir