1. Haberler
  2. Genel
  3. ABD’nin Yunanistan Askeri Yığınağı

ABD’nin Yunanistan Askeri Yığınağı

ABD'nin akeri yığınağı
ABD'nin Yunanistan Askeri Yığınağı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

ABD’NİN YUNANİSTAN ASKERİ YIĞINAĞI

 

ABD’nin Yunanistan’daki askeri yığınak üzerinden Rusya’yı kuşatmak” ve “Çin’in Kuşak Yol Projesi’nin önünü kesmek” istemesi, askeri iş birliği konusunda Yunanistan’ı öncelemesinin”, aynı zamanda Erdoğan iktidarına da bir mesaj anlamı taşıdığı gerçeğini değiştirmemektedir

 ERSİN DEDEKOCA

Uzun bir askeri yığınak ve Moskova’nın Doğu Ukrayna’daki “yarı terörist devletler” DHC ve LHC’yi devlet kurumları olarak tanımasının ardından başlayan, sonrasında bir savaşa dönüşen “Rusya’nın Ukrayna’yı işgali” tüm hızıyla sürmektedir. Taraflar uzlaşma amacıyla defalarca müzakere masasında bir araya gelmelerine karşın henüz müspet bir sonuç çıkmadı. Öte yandan Batılı ülkeler, Rusya’ya karşı art arda “yaptırım kararları” almayı sürdürüyorlar. Yaptırımların büyük bir kısmı Rus ekonomisine yönelik olup, bu ekonomik yaptırımların Moskova’ya pahalıya patlayacağı tahmin edilmektedir.

Diğer yandan Ukrayna’nın hayli uzağında, Akdeniz’de ilginç gelişmeler yaşanmaktadır. Bilindiği gibi, Akdeniz’de epeydir güvenli yer arayan Çin ve Rusya, Yunan limanlarıyla da buna kısmen kavuşmuş gibi görünmektedir. Bu bağlamda Pire Limanı, Çinli ticaret devi COSCO (China Ocean Shipping Company)’ya, Selanik Limanı ise bir Rus oligark’a ait olup; Dedeağaç’ta da bir ABD askerî üssü ve limanı olduğu bilinmektedir. İlk iki limanın da, Yunanistan’da yaşanan mali kriz sonrasında satıldığını öğrenmiştik.

Bu haftaki yazımızda, Çin ve Rusya’nın Akdeniz’de edindikleri yeni limanlarla ilgili olarak Jonas Breng’ın Stern’de[1]yayınlanan yazısından da yararlanarak konuyu irdelemeye çalıştık.

RUSYA ve SELANİK LİMANI

2018 yılında Yunanistan’da Ivan Savvadis isimli bir şahıs, “Selanik limanının işletme hakkını” satın almıştır. Aslen Yunan kökenli bir Rus oligark olan Savvidis’in bu işlemi, bir şirketler topluluğu (Belterra Investments Ltd) aracılığıyla kotarmıştır. Liman ayrıca “sıvılaştırılmış  gaz depolama tesisi” olarak da hizmet vermektedir.

Avrupa Yunanistan’ı köşeye sıkıştırmak isterken Selanik Limanı Rusya’nın Akdeniz kapısı oldu

Savvidis, Yunanistan’da oldukça iyi tanınan bir kişi. Ülkenin yerel futbol takımı PAOK Thessaloniki kulübünün sahibi. Futbol konusundaki unutulmayan davranışı, bir maç esnasında silahıyla sahayı basmasıdır! Öte yandan, Forbes’ın dünyanın zenginleri listesinde ve Vladimir Putin ile yakın temasları olduğu herkes tarafından bilinmektedir.

Putin ile yakın ilişkisinin yanında yedi yıldır Rus Duma üyesi olan Savvidis, bu satın alma işlemi ile de Rusya Devlet Başkanı’nın bir kez daha gözüne girmiştir.  Çünkü Yunanistan’da bir liman sahibi olmak, “büyük oyuncuların statü simgelerinden” birini ele geçirmek anlamındadır. Hele Doğu Akdeniz’de. Bilindiği gibi Doğu Akdeniz, son yıllarda “büyük güçlerin satranç oyununda” önemli bir arena haline gelmiş durumdadır. Diğer yandan Selanik, konum olarak Pire’den sonra “iki numaralı liman” olup; 40 yıl süre ile işletme hakkının devri için 232 milyon Amerikan Doları ($) ödemiş olan oligark Savvidis’in hisseleri de çok yakın zamanda yüzde 70’e yükselmiştir.

ÇİN ve PİRE LİMANI

2016 yılının ortalarında, Çin’in okyanus taşıma şirketi COSCO, Yunanistan’ın Pire limanında kontrol hissesini satın almayı başarmıştı. Başarmıştı çünkü bu, on yılı aşkın hazırlık ve önceki kısmi mülkiyetin doruk noktasıydı. Saniyen Çin’in Avrupa’yı Avrasya’ya bağlayan “Tek Kuşak Tek Yol” uluslararasılaştırma stratejisiyle ilgili “karmaşık yapbozun” önemli bir parçasını temsil ediyordu. Ayrıca, bu süreçte büyük aksilikler yaşanmıştı ve özellikle Ocak 2015’de kurulan “Syriza-Anel sol hükümetinin” COSCO’yu Pire’den çıkarma tasarrufundan da kıl payı kurtulduğu bilinmektedir.

Pire limanı, Çin ile Yunanistan arasındaki işbirliğinin sembollerinden biri.

Atina’nın bu “liman işletme hakkını devre” razı oluşunda, o dönemde ekonomik kriz yaşayan ülkeye “Yunanistan’ı boğma” gibi bir ön yargıyla yaklaşan Avrupa Merkez Bankası (ECB) gibi kurumların yol açtığı açıktır.[4] Bu aşamada Yunan Hükümeti’nin amacı Yunanistan’ı, ECB’nin Frankfurt’ta dayattığı bu tür boğulmalardan kurtarmanın bir yolunu bulmaktı.[5] 2008 yılında, Çin devlet şirketi COSCO, Pire’deki “II. İskele’nin işletme ruhsatını”, başka bir iskele olan III. İskele’yi inşa etme izniyle uyumlu olarak 30 yıllık bir süre için (daha sonra 35 yıla çıkarıldı) satın aldı. Böylece Çin’in Pire Limanı’na katılımı 532 milyon $’a mal oldu.[6] Bu gelişme, Almanların ve Çinli lojistik firmalarını rekabetçi tehditler olarak gören Avrupa kurumlarının itirazlarına karşın Çin’in, kontrol sahasını Avrupa Pire limanını içerecek şekilde genişletmesini sunmuş olmaktaydı.

Çin, Avrasya’nın bölümlerini birbirine bağlayan çok sayıda yeni deniz ve kara yolunu içeren Tek Kuşak Tek Yol stratejisinin bir parçası olarak Avrupa’ya giriş aramaktaydı. Bu çabada Yunanistan’ın Pire limanı önemli bir katkı sağlamıştır. Pekin’in bu şekilde Yunanistan üzerinden Avrupa’ya girişi, ülkenin Tek Kuşak Tek Yol stratejisinde önemli bir parçayı daha yerleştirmektedir. Bir başka pencereden bakıldığında da, Avrupa kurumlarının Yunan kamu varlıklarının bir ‘yangın satışı’ ile özelleştirilmesi talebiyle başlayan gelişme, Çin’in, “Avrupa’nın savunmasına nüfuz etmesine” ve Avrupa’yı Avrasya ile birbirine bağlayan demiryolu, karayolu ve denizyolunu kapsayan büyük bir “ulaşım merkezi inşa” etmesine izin vermenin bir yolu haline gelmiş oldu.

Akdeniz, ana ekonomik ortağı Avrupa Birliği olan Çin için de bir odak noktasıdır. 2008’den beri Yunanistan’daki Pire limanı, Çin ürünleri için Avrupa’ya açılan bir kapı olmuştur. Huawei, ZTE, Samsung, HP ve Sony gibi büyük şirketler zaten Avrupa pazarına girmek için bu limanı kullanmaktaydı.[7]

Bu bağlamda Çin, aradan geçen yılları, bu işletim üssünü önemli ölçüde yükseltmek, genişletmek; Pire’yi, Macaristan ve Sırbistan arasındaki Pekin tarafından finanse edilen yüksek hızlı demiryolu bağlantısı gibi, Avrupa’ya demiryolu bağlantıları olan önemli bir ulaşım merkezi haline getirmek için kullandı.

Yukarıda özetlediğimiz bu öykü, “uzun vadeli hedeflerin belirlendiği” ve ardından “fırsatlar ortaya çıktıkça bu hedefleri uygulamak” için eylemlerin yapıldığı “Çin’in stratejisi” hakkında fikir vermektedir. Bu tam bir fırsattı ve stratejinin odak noktası Pire limanıydı. Ve bu şekilde Çin, uzun vadeli amacını, kısa vadeli fırsatları değerlendirmekle gerçekleştirmiştir.

Pire Limanı işletmesi, Çin tarafı için fayda ve zamanlama yönünden çok uygun olmuştur. Çünkü Pekin aynı zamanda mevcut Ukrayna krizinde de kazançlı çıkan taraf konumundadır. Çin açısından bu durumun bütünü bir “hediye” niteliğindedir. Elbette öncelikli olarak Tayvan yüzünden değil. Ancak Amerikalıların dikkati dağılırken Çinlilerin bunu bir fırsata dönüştürerek, artık barış içinde yükselişlerine yeniden odaklanabilmeleri” için önemli bir fırsat kazandıkları yönünden.

ABD ve DEDEAĞAÇ (Evros) LİMANI

ABD de, Çin ve Rusya’nın iki Yunan limanının uzun vadeli işletme hakkını almaları üzerine bu duruma, “üç bağlantı noktası ve üç güç” prensibine aykırı olduğunu ileri sürerek tepki gösterdi. Bunun üzerine Yunanistan, Dedeağaç ve Kavala limanlarının uzun vadeli işletmesini de ABD’ye vermiştir. Bu bağlamda Washington, Rusya’nın Kırım’ı ilhakından bu yana Doğu Akdeniz’deki varlıklarını artırmış ve en son Türkiye sınırına yakın ve daha küçük bir tesis olan Dedeağaç limanına yatırım yapmıştır. ABD’nin özelikle son dönemde üç ülkeye (Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan’a) yaptığı askeri yatırım da bu çerçeveden okunmalıdır.

Dedeağaç ( Evros) Limanı ve Amerikan zırhlı araçları yığınağı

Bununla ilgili olarak Yunanistan ile 5 yıllık savunma anlaşmasına imza atan ABD, yenilenen bu “askeri iş birliği anlaşması” ile de, Türkiye sınırındaki Dedeağaç Üssü ve Girit Adası’ndaki Suda Üssü başta olmak üzere, “Yunanistan’daki askeri varlığını genişletme” hakkını elde etti. Kasım 2021’de Washington, Batı Trakya’daki Dedeağaç Limanı’na bin askeri araç ile 120 yeni saldırı helikopteri indirmiştir. Konuyla ilgili olarak ABD’nin Atina Büyükelçisi Jeffrey Pyatt, “Savunma anlaşmasının kuralları gereği Yunanistan ile askeri alandaki işbirliğimizi hızla geliştiriyoruz. Tarihin en büyük yığınağı Dedeağaç Limanı ve üs bölgesine yapılacak” ifadelerini kullanmıştır.

Pyatt ayrıca “Burada inen askeri araç ve personelin bir bölümü Batı Trakya’da kalırken bir bölümü tren ve tırlarla Bulgaristan ile Romanya ve diğer Avrupa ülkelerine sevk edilecek. Bulgaristan ve Romanya’nın Dedeağaç ile arasında demiryolu bağlantısı olması nedeniyle, artık boğazlar devre dışı bırakılmıştır. Buraya gelen daha önceki askeri teçhizatın bir bölümü yine Avrupa’daki ülkelere nakletmiştik. Savunma anlaşmasının kuralları gereği Yunanistan ile askeri alandaki işbirliğimizi hızla geliştiriyoruz” açıklamasında bulunmuştur.

ABD’nin Yunanistan’daki askeri yığınak üzerinden Rusya’yı kuşatmak” ve “Çin’in Kuşak Yol Projesi’nin önünü kesmek” istemesi, askeri iş birliği konusunda Yunanistan’ı öncelemesinin”, aynı zamanda Erdoğan iktidarına da bir mesaj anlamı taşıdığı gerçeğini değiştirmemektedir. ABD, Yunanistan’ı önceleyen bu politikası üzerinden Erdoğan iktidarı üzerindeki baskıyı arttırarak, onu daha fazla iş birliğine zorlamak istediği şeklindeki yorumlar oldukça yaygındır.

Mevcut ABD üssünden çok da uzak olmayan Dedeağaç Limanı, artık Balkanlar’daki NATO askerî operasyonları için ana çağrı limanı haline dönüşmüş durumdadır. Bununla birlikte Washington, konum itibarıyla bu liman için Türkiye yönetiminin duyduğu hoşnutsuzluğu da umursamayarak, “üç bağlantı noktası ve üç güç”, sloganına sadık kalmıştır.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir