AFGANİSTAN VE TALİBAN
Afganistan, 1973 tarihinde yapılan bir darbe ile Kralın devrilmesinden sonra Cumhuriyet ile yönetilmeye başlayan bir ülkedir. O tarihlerde, çağdaş bir ulus olmaya önem veren insanların ülkesidir. Sonrasında Rus işgali ile karşı karşıya kalır.
Rus İşgaline karşı direnen bazı gruplar, işgal sonrasında oluşan otorite boşluğundan yararlanarak, Pakistan İstihbaratının da destek ve kışkırtması ile TALİBAN örgütü kurulmuştur.
Taliban savaşçıları 27 Eylül 1996’da Kabil’e girdi. İlk olarak BM binasına sığınan eski Devlet Başkanı Muhammed Necibullah Ahmedzay ile kardeşi Şahpur Ahmedzay idam edildi.
Başkentin ele geçirilmesi zamanına kadar milis bir yapı olan Taliban, bu tarihten itibaren kendi hükümetini kurduğunu açıkladı. Adını Afganistan İslam Emirliği, kurucu lider Molla Ömer’i de Emir El Müminin (Müminlerin emiri) olarak ilan etti. Bayrak değiştirildi. Molla Ömer adına camilerde hutbe okundu, Pakistan ve Suudi Arabistan tarafından resmen tanındı.
Şeriata dayalı anayasal sistem yürürlüğe girdi. Hanefi mezhebi ön planda tutuldu
Şeriatın gündelik hayatta uygulandığını takip etmek için Emr-i bil Maruf (iyiliği emretme) Bakanlığı oluşturuldu.
Hayatın her alanından soyutlanan kadınların çalışması, kız çocuklarının okula gitmesi ve eğitim alması tamamen yasaklandı.
Kadınlara peçe zorunluluğu erkeklere ise takke ve sakal mecburiyeti getirildi.
Sakalını kesenler için 6 aydan başlamak üzere hapis cezası verildi. Yüzü görülen kadınlar kırbaçlandı.
Afganistan Televizyonu’nun yayını durduruldu. Fotoğraf dahil her türlü görsel yayın ve müzik yasaklandı.
Erkeklere, evine en yakın camide 5 vakit namaz kılma mecburiyeti getirildi.
Emri bil Maruf görevlileri camilerde yoklama aldı.
Mazeretsiz camiye gitmeyenlere ağır yaptırım uygulandı.
Namaz surelerini bilmeyenler kırbaçlandı.
Bütün okullar medreseye dönüştürüldü. Ders kitaplarındaki görseller yok edildi.
Medreselerde’ 3’üncü sınıftan itibaren tüm öğrencilere en az 3 metre olmak üzere sarık sarma mecburiyeti getirildi.
Ele geçirilen tüm bilgisayarlar TV kabul edilerek kırıldı
İslam devletine karşı gelenler’ hain ilan edilerek doğrudan idam edildi.
Özellikle farklı mücahit gruplara mensup kişiler, yakalandıklarında şer ve fesat hükmü ile idam edildi
Çok sayıda kişinin çeşitli sebeplerle eli kesildi.
İdamların ve el kesmelerin birçoğu cuma namazlarından sonra gerçekleştirildi ve halka izlettirildi.
Kesilen eller, şehrin merkezinde sergilendi.
Resmi kurumlarda Peştu dili mecbur edildi.
Toplu taşıma araçlarındaki aynalar, kadınlara bakılabileceği gerekçesiyle kaldırıldı.
TALİBAN KARŞITLARI
Taliban’ın Kabil’i ele geçirmesinin ardından diğer gruplar, ülkenin kuzeyindeki Mezarı Şerif’i geçici başkent ilan etti. Burhaneddin Rabbani liderliğinde bir araya gelen ve adını Kuzey İttifakı olarak duyuran gruplar ellerindeki kentleri kaybetmemek için Taliban’a karşı mücadeleye girişti. Taliban, 1997’de Mezarı Şerif’e saldırdı. Halk direnişi ile karşılaşan örgüt, burada yaklaşık 10 bin savaşçısını kaybetti. 7 bin civarında Taliban militanı da Kuzey İttifakı tarafından esir alındı ve daha sonra bu militanların öldürüldüğü ifade edildi.
Ağustos 1998’de yeniden Mezarı Şerif’e saldıran Taliban, bu defa kenti almayı başardı. Siviller dahil birçok kişiyi ya öldürdü ya idam etti. Özellikle de azınlık durumdaki etnik gruplara mensup insanlar, topluca kıyımdan geçirildi. Mezhepçi politikalar uygulayan Taliban, İran’ın Mezarı Şerif’teki konsolosluğuna saldırdı, 9 İranlı diplomat ile bir gazeteci öldürüldü.
AMERİKA MÜDAHELE EDİYOR
Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşanan 11 Eylül saldırılarının ardından ABD yönetimi, Taliban’dan El Kaide lideri Üsame bin Ladin’i teslim etmesini istedi. Taliban, Ladin’i ‘misafir’ olduğu gerekçesiyle iade etmeyeceğini bildirdi.
Bunun üzerine ABD, 7 Ekim 2001’de Kuzey İttifakı’nın da desteğiyle Taliban’a yönelik operasyon başlattı. Kısa sürede başkent Kabil dahil elindeki tüm şehirleri kaybeden Taliban, kalesi konumundaki Kandahar’a çekildi. Ardından burayı da kaybetti ve dağlara çekilmek zorunda kaldı.
Örgüt 2002’den sonra gerilla taktiği ile ABD ve Batı destekli Kabil hükümetine karşı savaş vermeye başladı.
Son 40 yıldır işgaller ve iç savaşlardan yorulan halkın yeni bir kanlı savaşı kaldıramayacağı göz önünde bulundurulursa, hem Afgan halkı hem de merkezi hükümet, Taliban’ın barış masasına oturmasını istiyor.
Ancak, ABD işgale son verip ülkeyi terk ettikten sonra, ABD ile işbirliği yapan gruplar henüz belirlenemeyen bir yöntemle, fakat ABD ve İran desteğiyle Türkiye’ye akın akın gelmeye başladılar. Türk Halkı bu konuda bilgi sahibi değil. İnsani bir göçten bahsedilmekte ise de gelenlerin, yedek bir mendilleri dahi bulunmaması kuşkuları artırmaktadır.
AFGANİSTAN GERÇEĞİ
Basında çıkan yazılardan özetleyecek olursak;
– Dünya eroin pazarının yüzde 90’ı tek başına bu ülkede üretildiği,.
– Afganistan’dan çıkan eroinden her yıl 65 milyar dolar gelir elde ediliyor, her yıl 65 milyar dolar… Bunun sadece üç milyar doları Afganistan’da dağıtığı, gerisini bu işi organize edenler kırışıtığı,.
– Afganistan’da fabrika yok, iş yok güç yok, bir milyon kişi uyuşturucu üretimiyle geçiniyor. Afyon hasadı Nisan ayında yapılıyor, bir milyon kişi haşhaş tarlalarına koşuyor, çalışıyor, yevmiye alıyor, geriye kalan 11 ay yine işsiz kalıyor, hasat zamanının gelmesini bekledikleri,.
– ABD’deki eroin pazarını Meksika besliyor, Avrupa ve Asya pazarının tedarikçisinin Afganistan olduğu, “Balkan rotası” denilen bir karayolu güzergahıyla, İran ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya sevk edildiği,.
– Havayoluyla sevkiyat uzun süredir sadece Kabil Havalimanı’ndan yapıldığı, Afganistan’da irili ufaklı 60 küsur havaalanı olduğu, ancak, sadece dördünden uluslararası uçuş yapılabildiği, ABD kontrolünde sadece Kabil havalimanı kaldığı, diğerleri Taliban kontrolüne geçtiği için, başka uluslararası uçuş olmadığı.
– Denizyoluyla sevkiyat Pakistan üzerinden yapıldığı,. Afganistan’dan Pakistan’a geçirilerek, Umman Denizi’nde gemilere yüklendiği, Somali limanlarına indirildiği, karayoluyla Akdeniz kıyılarına çıkarıldığı, Libya, Tunus, Fas üzerinden, yine deniz yoluyla Avrupa’ya sokulduğu,.
– Haşhaşın Afganistan’da her zaman olduğu, fakat, bizzat ABD tarafından eroin üssü haline getirildiği,
İLERİ SÜRÜLMEKTEDİR.
Çünkü, 2000 yılında Taliban fetva çıkarıp haşhaş ekimini yasaklaması üzerine, 2001 yılında ABD’nin işgal ettiği,.
Feodal savaş lordlarını uyuşturucu trafiğini yönetmeleri için şehirlere “vali” yapıldığı, böylece, 2002 yılından itibaren haşhaş ekimi tam gaz yeniden başladığı, Afganistan eroin devleti haline getirildiği,
İDDİALAR ARASINDADIR..
– Bugün Afganistan’da haşhaş ekim alanlarının 300 bin hektara ulaştığı,.
– 2001 yılında yılda 150 ton uyuşturucu üretilirken, bugün yedi bin ton uyuşturucu üretildiği,.
– Afganistan’da “uyuşturucuyla mücadele bakanlığı” bulunmakla beraber, etkili olamadığı, üst düzey yetkililerin uyuşturucuya bulaştığını, bu zehirli parayla servet kazandıkları,
– Afganistan sağlık bakanlığının verilerine göre, Afganistan’da her on kişiden biri uyuşturucu bağımlısı haline geldiği, yaklaşık dört milyon kişi uyuşturucu kullandığı, bunların bir milyonunun kadınolduğu,… Nüfusuna oranla, dünyada en fazla uyuşturucu bağımlısı olan ülke, olarak kayıtlara geçtiği,
İFADE EDİLMEKTEDİR..
– Kabil’de eroin satın almak, bakkaldan ekmek almak kadar kolay olduğu,
-Uyuşturucuya başlama yaşının altıya kadar düştüğü, emzirme sırasında öksürüğünü kessin diye bebeğine afyon verip, çocukları neredeyse doğuştan bağımlı yapan aileler olduğu, .
– Kırk yıldır bitmeyen savaş, bitmeyen terör, şiddet, yoksulluk ve kolayca ulaşabilme imkanı, uyuşturucu kullanımını arttırdığı,.
– Ülke savaşla-terörle “taş devri”ne döndükçe, uyuşturucu üretiminin kolaylaştığı, üretim kolaylaşınca kullanımın ucuzladığı ve , yayıldığı,.
– Afganistan, eroinin yanı sıra metamfetamin’in dünyadaki en önemli üreticisi konumuna geldiği, Çünkü, doğada kendiliğinden yetişen efedra isimli bitkiden metamfetamin’in hammaddesini elde edebileceklerini keşfettileri,, pahalı kimyasallara gerek kalmadan, bir anda yüzlerce metamfetamin laboratuvarı kurulduğı,.
– “Kristal meth” tabir edilen metamfetamin’e “gariban kokaini” denildiği, eroinden ucuz, eroinden daha kuvvetli bağımlılık yaptığı,. Kırılmış kristal, kırık cam/buz parçaları, limon tuzu gibi göründüğü, . Avrupa’da, ergenlik çağındaki çocuklar arasında hızla yayıldığı,.
– Kristal meth adı verilen maddenin, Türkiye’de ilk kez 2009 yılında İstanbul’da ele geçirilmiş olduğu, bugün maalesef 81 şehrimizin 81’inde de yakalandığı, ücra ilçelerimize kadar yayıldığı, Torbacıların sokak jargonunda, meth’ten yola çıkarak “Metin amca” ismiyle satıldığı,
DERLENEN BİLGİLER ARASINDADIR..
PAKİSTAN – AFGANİSTAN
Sovyet işgali sırasında, Pakistan CIA tarafından maşa olarak kullanılmış, Afganistan’daki silahlı direniş, komşu Pakistan tarafından örgütlenmiş olduğu ileri sürülmektedir.. Pakistan’dan Afganistan’a gizlice silah ve savaşçı götüren kamyonlar, dönüşte uyuşturucu balyalarını yükleyip getiriyordu. Örtülü askeri operasyon bu uyuşturucuyla finanse ediliyordu. Kaçınılmaz olarak Pakistan’a da sirayet etti… İşgalden önce Pakistan’da uyuşturucu kullanımı neredeyse sıfıra yakınken, bugün uluslararası raporlara göre 10 milyon civarında Pakistan vatandaşının uyuşturucu kullandığı biliniyor.
– Pakistan’da üç milyondan fazla Afgan mülteci yaşıyor. Bunlar resmi olarak bilinenler… Pakistan’da kimliği bile olmayan, herhangi bir kaydı olmayan en az bir milyon Afganlı daha olduğu tahmin ediliyor.
– Sovyet işgalinden beri, 40 yıldır Pakistan’da yaşayan Afganlar var! Geçici olarak sığındılar, 40 yıldır oradalar!
– Bir milyondan fazla Afganlının Pakistan’da dünyaya geldiği, çeşitli vatandaşlık yollarıyla Pakistanlı haline geldikleri tahmin ediliyor.
– Mülteci akını başında 340 mülteci kampı kurulmuş, Afgan göçmenler buralara yerleştirilmiş, bugün sadece 54 kamp olduğu, göçmenlerin gerisi şehirlere dağıldığı, Pakistan şehirlerinde Afgan ilçeleri oluştuğu iddialar arasındadır.
– Amerikan ve İngiliz televizyonlarının, Pakistan’daki Afgan mülteci kamplarında uyuşturucunun ne kadar yaygın olduğunu gösteren belgeseller yayınladığı ifade ediliyor. Bizim basınımızda bu konuda haberlere rastlanmadı.
Yukarıda özetlemeye çalıştığımız bilgiler ışığında, Afganlı gömenler ile Suriyeli göçmenleri ayrı değerlendirmek gerekmektedir.
Afgan göçü konusunda çok daha dikkatli olmalıdır.
Bize göre daha büyük boyutlara ulaşmadan durdurulması yerinde olacaktır.
Yapılan Yorumlar